Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Haber Merkezi

Kendi Değerlerimiz Programının Beşincisi Gerçekleşti

02.06.2016
Üniversitemiz bünyesinde görev yapan ve her biri alanında ‘Değer’ olan öğretim üyelerimizin akademik ,idari personel ve öğrencilerle buluşup deneyimlerini paylaştığı “Kendi Değerlerimiz” adlı söyleşinin beşincisi, 1 Haziran 2016 tarihinde Atatürk Kongre Merkezi Miletos Salonu’nda gerçekleşti.

Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Kızılkaya, Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Ömer Göksoy, Kuşadası Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Bilecenoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serpil Demirağ, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atila Yüksel, Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Kılınç ve Söke İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yücel Bozdağlıoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı ve yaklaşık 3 saat süren söyleşi oldukça keyifli geçti.

Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı öğrencilerinin müzik dinletisinin ardından başlayan söyleşiye Rektörümüz Prof. Dr. Cavit Bircan’ın yanı sıra Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Recai Tunca ve Prof. Dr. Mustafa Ali Sarılı ile akademik ve idari personel katıldı.

Hira Dağı'nın evlatları, Olimpos Dağı'nın evlatlarını yeniden mağlup edecek

Rektörümüz Prof. Dr. Cavit Bircan söyleşinin başında gerçekleştirdiği konuşmada son günlerde Üniversitemizden bir akademisyenin kabul edilemez paylaşımı yüzünden oldukça yoğun bir mesai harcadıklarını belirterek, yaşanan olayın son derece üzücü olduğunu söyledi.  Gerçekleşen sosyal medya paylaşımının hiçbir şekilde ‘Düşünce Özgürlüğü’ kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirten Prof. Dr. Bircan, “Ben bu konuda şunu net olarak söyleyeyim, bu düşünce özgürlüğü falan olamaz.   Bunun adı saldırıdır! Bu konuda gerekli işlemleri başlattık ve bundan sonra da bu tür paylaşımlara gerekeni yapacağız. Konunun sonuna kadar takipçisi olacağız. Bu süreçte başlattığımız soruşturmayla kişilere gelebilecek bir saldırıyı da önledik. Biz buradayız, siz topa girmeyin mesajı da verdik.  Terör sevici akademisyenlerimizden sonra Bizans sevici akademisyenimiz de oldu. Ne diyelim; bilsinler ki Hira Dağı'nın evlatları Olimpos Dağı'nın evlatlarını mutlak ve yeniden mağlup edeceklerdir.” dedi.

Kendi Değerlerimiz bundan sonra farklı formatta gerçekleşecek

Kendi Değerlerimiz adlı söyleşinin artık başka bir formatta devam edeceğini de belirten Prof. Dr. Bircan, bundan sonra söyleşileri artık daha çok tarih sohbetleri, felsefe konuşmaları ya da ziraat söyleşileri şeklinde yapmayı planladıklarını söyledi. Bircan, “Meselelere ne yazık ki bütüncül bakamıyoruz. Mesela tarih sohbetleri yapıp, burada tarih bölümü öğretim üyelerini ağırlayarak binlerce yıllık tarihimiz hakkında konuşmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunu bir kez daha görüyoruz ki bize birileri kendi tarihimizi anlatmamış ya da anlatamamış.” dedi. 

Üniversiteyi kazanana kadar Ankara dışına bile çıkmadım

Söyleşinin ilk konuşmasını gerçekleştiren Ziraat Fakültemiz Dekanı Prof. Dr. Kadir Kızılkaya programa dâhil olmaktan dolayı yaşadığı memnuniyeti dile getirdi. Prof. Dr. Kızılkaya, eğitim hayatının başlangıcından bugüne kadar Türkiye’de ve yurt dışında yaşadığı zorlukları anlatarak çalışmaları hakkında bilgi verdi. Yurt dışında Biyometrik Genetik çalıştığını ifade eden Kızılkaya, üniversiteyi kazanana kadar bulunduğu ilden bile çıkmadığını, ardından eğitimini devam ettirdiği yurt dışında birçok zorlukla karşılaştığını ancak kendisine bu imkânı tanıyan ülkesine bugün hizmet ederek borcunu ödemeye çalıştığını söyledi.   

Aslında Tıp okumak istemiştim ama

Veteriner Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ergün Ömer Göksoy öğretmen bir anne babanın oğlu olarak dünyaya geldiğini söyleyerek başladığı konuşmasında hayatı boyunca hep bir kurallar bütünüyle birlikte yaşadığını ifade etti. Öğretmenliğin bir yaşam biçimi olduğunu ve okulla sınırlı olmadığını belirten Prof. Dr. Göksoy, aslında tıp okumak istediğini ancak girdiği sınav sonrasında Veteriner Fakültesini tercih edebildiğini söyledi. Hayatı boyunca çeşitli meslekler deneyimleme fırsatı yakaladığını da belirten Göksoy, “Mesela pazarda yumurta sattım. Salı günleri 3000 yumurta satıyordum. Benim için inanılmaz bir deneyim oldu. Aydın’da serbest veterinerlik yapan önemli bir veteriner hekimin yanına çırak girdim.  Sonrasında yurtdışına gitme fırsatı buldum, orada master ve doktoramı tamamlayıp yurda döndüm. Çok şükür ki şimdi burada EAEVE tescilli, Approval olmuş bir Veteriner Fakültesi’nin dekanıyım. 2005 yılından bu yana önemli mesai harcayarak gerçekleştirdiğimiz bu süreçte birçok kişinin emeği var. Emeği geçen herkese fakültem adına teşekkür ediyorum” dedi.   

Türkiye’de ilk defa ülkemizde yaşayan deniz canlıları envanterini çıkardık

Kuşadası Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Bilecenoğlu, ‘Bir balığın peşinden’ çıktığı yaşam öyküsünü izleyicilerle paylaştı. Henüz 20 günlükken ailesinin kendisini denizle tanıştırdığını ve öyküsünün böyle başladığını belirten Bilecenoğlu, Türk Denizcilik Tarihi konusunda bilinmeyenleri anlattı. İlk donanmadan, ilk gemiye, denizin ve denizciliğin tarihine olan merakını izleyicilerle de paylaşan Bilecenoğlu, Türkiye’de yaşayan deniz canlıları envanterinin ilk defa çıkarıldığını, kendisinin de bu grubun içinde bulunduğunu söyledi. Türkiye’de 500’ün üzerinde balık türü olduğunu da belirten Bilecenoğlu; “Bu 500 çeşit balığın 55’inde benim emeğim var. Şimdi yeni bir balık türü daha keşfettik, onun da adı genç yaşta kaybettiğimiz bir meslektaşımızın ismi olacak, ‘Umut Balığı’ olacak.” dedi. 

En çok şiddet gören meslek, ‘Doktorluk’

Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serpil Demirağ, ‘Çekilin Ben Doktorum’ başlıklı sunumuyla en çok şiddet gören mesleğin ‘Doktorluk’ olduğunu söyledi. Doktorun, hastalar ve yakınlarıyla birebir muhatap olduğu için her zaman riskli bir çalışma sürecinin olduğunu belirten Prof. Dr. Demirağ, buna rağmen insan hayatına sağlanabilecek her türlü katkıyı sağlayabilmenin eşsiz bir iç huzuru olduğunu söyledi. Doktorun; anneden, babadan, kardeşten ya da evlattan önce gelen kimliğinin her yerde ‘Doktorluk’ olduğunu belirten Demirağ, “Belki çocuğunuzun çok hasta olduğu bir zamanda kendinizi bir hastanın başında onu iyileştirmeye çalışırken bulabilirsiniz. Mesleğimizde özverinin sınırı yok! Kendimden örnek verecek olursam, benim doktorluğum anneliğimden eskidir.” dedi. İnternetin bazı hastaların beklentilerini şekillendirmesi açısından bazı durumlarda sıkıntı yarattığını belirten Demirağ, “Bazen kendi teşhisini koymuş hastalar geliyor. Muayene olmamış ama ‘bana MR çekmeniz gerekiyor’ diye

başlayan cümleler kuruyor. İnternetin sağladığı yararlar kadar yarattığı olumsuzluklar da var.” dedi. 

Anı yaşatan biri olmak için, “An”ı yönetmem gerekiyordu

İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atila Yüksel, iletişimin günümüz dünyasının temeli olduğunu vurguladığı konuşmasında kendi yaşamından örnekler verdi. Aslında önce Tıp okumak istediğini ancak bu isteğinin 16 yaşında değiştiğini söyleyen Yüksel,‘Anı yaşatan biri olmak için, An’ı yönetmem gerekiyordu.Anı, aslında hayatın merkezi ve oluşması çok zor. Estetik olmalı, öğretici olmalı, eğlenceli olmalı ve sizi alıp götürmeli. Bütün bunlar bir araya gelirse anı oluşur.” dedi.

Sıcaklık 1 derece yükselirse dünyadaki su kaynaklarının % 60’ı kaybolur

Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Kılınç, bir kuşun kanadına takılarak başladığı hikayesinde bugün burada olmasını merakına bağladı. Herkesin kuşların göç ettiğini söylediğini ancak bunun nedenine bağlı açıklamaları kimsenin yapmadığını belirten Kılınç, “Tüm göçlerin temel nedeni kaynaklar! Yerleşimi belirleyen faktör de kaynaklara yakınlık. Ancak insanoğlu bu kaynakları çok hor kullanıyor. Özellikle fosil yakıtların kullanılmaya başlamasıyla artan sera etkisi gelecekte kötü şeylerin habercisi. Yeryüzündeki son 50-60 yılda artan sıcaklık değerleri gelecek kaygımızı kötü yönde etkiliyor. 1 derecelik bir sıcaklık yükselişi dünyadaki su kaynaklarının yüzde 60’ının kaybolmasını sağlar.2050 yılına kadar öngörülen sıcaklık yükselişi ise ne yazık ki 2 derece.  Bu da şunu anlatıyor ki ileride en değerli şey su olacak. Ben son dönemde ‘Su Ayak İzi’ konusunu çalışıyorum. Su ayak izi, temiz suyun kirletilmiş miktarını anlatır. Mesela 1 kilogram çikolata üretebilmek için 24 ton su kullanılır, ya da 1 kilogram elma için 700 kilogram. Bu sanal su zinciri şimdiden söylemeliyim ki gelecekteki su savaşlarının belirleyici ölçütü olacak.” dedi.  

Siyaset Bilimi okumaya gidiyorum, babam diyor ki ‘Oğlum Siyasete Bulaşma!’

Söke İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yücel Bozdağlıoğlu kaymakamlık düşüncesiyle başlayan meslek yaşantısında kendisini akademinin içinde nasıl bulduğunu anlattı. Aslen Aydın Karacasulu olan Bozdağlıoğlu, eğitim hayatında birçok zorlukla karşılaşmış olmasına rağmen bu süreci yaşayan birçok akademisyenden şanslı olduğunu vurguladı. Okul tercihi yaparken aklındaki mesleğin ‘Kaymakamlık’ olduğunu belirten Bozdağlıoğlu, “Ben kaymakam olmak için gittim. Bir baktım Karacasu’dan gelen bir tek ben varım, herkes diplomat çocuğu, bürokrat çocuğu. Kumaş pantolon ve spor ayakkabıyla başlayan bu serüvende benim için her şeyi değiştiren yurtdışı bursu oldu. Çok şükür ki orada da şanslıydım. Ailemde en çok okuyan bendim; düşünün Uluslarası İlişkiler ve Siyaset Bilimi okumaya gidiyorum, babam diyor ki ‘Oğlum Siyasete Bulaşma!’, okulu bitiriyorum doktora yapacağım; halam bir kenara çekiyor beni : ‘Oğlum madem doktor olmak istiyordun neden bunca okudun?’ dedi.  Bütün bu yaşadıklarımdan sonra çok şükür ki buralarda olmak nasip oldu. Ben de devletimin benim için yaptıklarına devletim için bir şeyler yaparak karşılık veriyorum, borcumu ödüyorum.” dedi.    

Programın sonunda Rektörümüz Prof. Dr. Cavit Bircan, katkılarından dolayı konuşmacılara teşekkür belgelerini ve çiçeklerini takdim etti. Program çekilen toplu hatıra fotoğrafının ardından sona erdi. 

+90 256 218 20 00
Faks : +90 256 214 66 87
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi
Merkez Kampüsü, Kepez Mevkii
Efeler / AYDIN