İncir ile tanışmamızın günümüzden yaklaşık 6.000 yıl öncesine, İÖ 4.000 yıl öncesine dayandığını belirten Prof. Dr. Hüseyin Üreten, yazısız ve yazılı kaynaklardan edinilen bilgilere göre incirin ilkel insanın yetiştirdiği ilk meyvelerden biri olması sebebiyle önemli olduğunu belirtti. Prof. Dr. Hüseyin Üreten, “Anavatanı Doğu Akdeniz ve Güneybatı Asya olarak bilinen incir, yüzyıllar ilerledikçe insan eliyle dört bir yana yayılmıştır. Yabani incirin kültüre alınması yeryüzünde ilk kez Asya Sami Ülkeler Suriye ve Filistin’de gerçekleşmiştir. Daha sonra da Anadolu ve adalar aracılığıyla Hellas’a ve İtalya’ya yayılmıştır.” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Üreten, incirin günümüzde faydalı ve lezzetli olması özellikleri ile ön plana çıktığını belirterek incirin özellikle antik Hellenli çok büyük önem taşıdığını ve sadece bir besin kaynağı değil sosyo-kültürel hayatın her alanında, edebiyattan sanata, mitolojiden dine ve siyasete kadar hemen her alanda önemli olduğunu ifade etti.
Hellen filozofu ve bilgesi Platon’a “incir dostu” anlamına gelen “Philosykos” sıfatının verildiğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Üreten, Platon’un incire özel bir düşkünlüğü olduğunu İÖ 5. yüzyıl Atina’sında yenilen basit ve sağlıklı yiyecekler arasında incirin en başta geldiğini söyleyerek dönem içerisinde incire verilen önemi anlattı.
Prof. Dr. Hüseyin Üreten, “Hellen mitolojisinde yer alan bir efsaneye göre de incir ağacı, yıldırımın yönünü saptıran bir özelliğe sahip olarak karşımıza çıkar. Efsaneye göre, Ana Tanrıça, Doğa Ana Gaia’dan doğan Tanrı soylu Titan Sykeus, Tanrılar Tanrısı Zeus tarafından takip edilen annesi Gaia’yı kurtarmak için yerden bir incir ağacı çıkarmış ve bu şekilde annesinin onun altında Zeus’tan korunmasını sağlamıştır.” dedi.
İncirin, antik kaynakların gösterdiği üzere antik Hellen mitolojisinde olduğu gibi inanç sisteminde önemli bir rol oynadığını vurgulayan Prof. Dr. Hüseyin Üreten, “İÖ 6. ve 5. yüzyıllarda Atina’da ve Batı Anadolu’nun Ionia bölgesinde “pharmakos” adı verilen “günah keçisi” törenleri yapılmaktadır. Kaynaklardan edinilen bilgiye göre, törenin yapıldığı günden birkaç gün önce, törenin yapıldığı yerde yaşayan bir budala, sakat ya da ölüm cezası almış olan kişi, çok iyi bir şekilde beslenir ve daha sonra da bu kişi, kıtlık ya da veba salgını gibi durumlarda, ilk önceleri taşlanarak öldürülürmüş. Başka zamanlarda da, dokunulmazlığı olan bu günah keçilerinin ellerine, kuru incir, arpa ekmeği ve peynir tutuşturularak o bölgeden kovulur ve yabani adasoğanı ya da incir dallarıyla cinsel organına yedi kez vurulduktan sonra, yakılır ve külleri denize savurulurmuş. Böylece tarih boyunca, “bereket” ve “bolluk” sembolü olan incir, bu törende kötü geçen bir hasadın kovulması ve daha sonraki hasadın bereketini arttırmak ya da kent devletlerini veba gibi birden ortaya çıkan çeşitli felaketlerden kurtarmak amacına hizmet edermiş.” dedi.
Üniversitemizde, Dünya Felsefe Günü Kapsamında Sempozyum Düzenlendi
Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Bülent Kent Başkanlığında, İç Paydaş Toplantısı Düzenlendi
Üniversitemizde, Radyo Televizyon Yayıncılığı ve Telif Hukuku Konuşuldu
Doktora Öğrencimiz, 2250- Lisansüstü Bursları Performans Programı Kapsamında Burs Kazandı
YÖK Akademik Teşvik Dijital Sistemi Tanıtım Toplantısı Yapıldı
Uygulama & Kodlama :
Bilgi İşlem
Web Tasarım Grubu